“Ey İnsanlar!
Rabbinizden size gelen bilgi gerçektir.
Seçenekleri tercih hakkı sizindir.
Doğruyu seçmek kendi lehinize,
eğriyi seçmek de aleyhinize olacaktır!"
Din, insanın dünyada huzurlu
ve mutlu yaşamasını sağlayan bir kılavuzudur.
Yaratılanların en şereflisi olan insanı,
akılla donatan, ona istediğini yapma özgürlüğünü
veren Allah, eğriyi, doğruyu da açıkça bildirmiş,
aklını ve iradesini kullanarak
insanın doğru yolu seçmesini öğütlemiştir.
Bu gerçeği bilerek istediğini seçmekte
özgür kılınan insan, elbette doğru tercihinin
mükâfatını alacak, yanlış seçiminin sonucuna da
katlanmak zorunda kalacaktır.
Herhalde bundan daha doğal bir şey de olamaz.
Kur’an’da bu gerçek geçmişte yaşanan örnekleriyle
açıkça anlatıldığı halde, bilerek ve isteyerek
yanlışı seçenler, nedense doğruyu tercih edenlere
özellikle de telkin edenlere çok kızarlar.
Allah’tan ve dinden bahsedilince
tüyleri diken diken olanlar, neden bu kadar tepkilidir,
hiç düşündünüz mü?
Çünkü onlar yanlışı seçtiklerinin ve sonunda bu tercihin
kendilerine zarar getireceğinin farkındadırlar.
Yoksa ne diye bu kadar ilgilenip rahatsız olsunlar.
İnsan doğal olarak kendisini ilgilendirmeyen konulara
aldırış etmez. Mesela Amerikanın Filedelfiya eyaletinde
meydana glen bir hortum, ya da Venezuela’daki bir deprem,
sıradan bir haberdir. Ama bu doğal âfetler, Antalya’da,
Bingöl’de, Tekirdağ'da olursa bizi sarsar.
Çünkü zararın bize dokunma ihtimali vardır.
İneğe tapanların durumuyla, nirvanaya erişenlerin
ya da erişemeyenlerin derdiyle uğraşmayı
akıllarına bile getirmeyenlerin, Allah’la, dinle,
İslâm’la sürekli zıtlaşmalarının, didişmelerinin
temelinde, ne kadar inkâr ederlerse etsinler,
doğal olarak yaratanla yaratılan arasındaki
gizemli bağın etkisi vardır.
Nasıl ki çocuğumuza "sen bizim evlâdımız değilsin"
diyerek, ya da ebeveynimize "siz artık benim
anam babam değilsiniz" diyerek, kızsak da, küssek de,
bir daha görüşmesek de, aramızdaki bağı koparmamız
mümkün olmuyorsa, "maymundan geldik",
"kendiliğimizden olduk" gibi bilimsel kanıtlar da
yaratıcımızla aramızdaki bağı koparmaya yetmez.
Zaten biz koparsak bile Allah, bizimle irtibatını
asla kesmiyor. Evlâdının iyiliğini isteyen bir baba gibi
sürekli yol yordam göstermeye, elçileri vasıtasıyla
tavsiyelerde bulunmaya, okuyup anlamamızı
ve uygulamamızı istediği Kur’an’la bizi
kötülüklerden korumaya devam ediyor.
Tabiri caizse Rabbimiz,
herkesin kolayca anlayacağı şekilde bütün asfalt yolları
ve çıkmaz sokakları bir bir işaretleyip, yönlendirme
tabelaları ve uyarı levhaları ile gösterdikten sonra,
tebliğ görevini yerine getiren peygamberine
“insanlara doğru yolu gösteren bir kılavuz gönderdiğimizi,
doğruyu yanlışı açıkça ilan ettiğimizi hatırlat!
Bundan sonrası artık onların bileceği iştir.
İsteyen kendisi için doğruyu seçer, isteyen de
yanlışı seçer, ama sonucuna katlanır” diyor.
*****
Allah, inanmayan bu insanlara karşı
peygamberinin şöyle seslenmesini istiyor:
EY İNSANLAR !
“Toplumda hakça bir düzen gerçekleştirmeniz için
işte size Rabbinizden gerçek bilgi içeren, doğru yolu gösteren
kılavuz, hak kitap Kur’an
gelmiştir. Ben de size bunu tebliğ ediyorum
bana Allah tarafından vahyedilen hakikatleri anlatıyorum, .
Artık kim hidayet rehberi Kur’ân’ı ve hak yol İslâm’ı
hür iradesiyle tercih ederek kabullenir, bu konuda sebat edip
doğru yolu tutarsa, ancak
kendi iyiliği, kurtuluşu için
lehine olan
bu hak
yolu seçmiş, İslâmî hayatı yaşamış,
doğru yola kendisi için girmiş olur. Dolayısıyla faydası kendinedir.
Kim de başına buyruk davranarak hak yoldan uzaklaşır,
dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih edip
saparsa,
yalnızca kendi felâketini hazırlamış,
kendi aleyhine sapmış,
zarara uğramış
olur. Seçmek size kalmıştır.
Ben sizin vekiliniz, koruyucunuz,
adınıza hareket edecek
biri
değilim. Davranışlarınızdan sorumlu olamam.
Allah’a karşı sizin adınıza savunma da yapamam.
Sizin üzerinizde baskı kurup sizi zorlayacak da değilim.
Benim görevim sadece gerçeği duyurmak ve size bildirmektir!””
( Yûnus sûresi 10 / 108 )
NOT :
Koyu renkle yazılan âyet meâli Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı
“Kur’an Yolu” Tefsirinden alınmıştır.
Açık renkle yazılarak kelimelerin ve cümlelerin genişletildiği bölümler,
bizim yorumumuz değil, okuyucunun daha iyi anlayabilmesi ve kavrayabilmesi için
diğer meal yazarlarının eserlerinden derlenen açıklamalardır.
Faydalı olması dileğiyle...