“Ey İnsanlar!
Allah’ın verdiği nimetleri sakın unutmayın.
O’ndan başka rızık verecek de yoktur,
tapılacak başka ilâh da yoktur!"

Bir önceki yazımızda ele aldığımız âyette
Allah, "sadece, sizi yaratan ve yaşatan
Rabbinize kulluk edin, O’na eş koşmayın!"

diyerek tapılacak, bağlanılacak ilâhın “yaratma”
ve “yaşatma” kabiliyeti olmasına dikkat çekerek
bu gücün kendisinden başka hiçbir varlıkta olmadığını
dolayısıyla bu tür sapkınlıklarla O’na
eş koşmamamız gerektiğini hatırlatıyordu.

Burada ele aldığımız âyette ise, sanki bir tık daha
ileri giderek, bizden verdiği nimetleri unutmamamızı da
istiyor ve kendisinden başka “rızık verecek” olmadığını
beyan ederek, "başka tapılacak ilâh da bulunmadığı”
geçeğinin altını bir kere daha çiziyor.

Eskiler “teşbihte hata olmaz” derlerdi.
Yani bir konuyu açıklayabilmek için verilen örnek
tam olarak onun yerini tutmasa bile, anlama
kolaylığı sağladığı için kusuruna bakılmaz demektir.

Nasıl ki bir anne baba, yılların verdiği tecrübeyle,
evlâtlarına yol gösterir, yaşadığı deneyler üzerinden
örnekler vererek yapılması ve yapılmaması gereken
konuları anlatır, evlâdı yanlış bir yola sapacak diye
endişelenirse, Allah da kullarına doğruları,
gerçekleri gösterip hata yapmamaları için
âdeta çırpınıyor.

Şöyle bir düşünürsek, bize bir iş imkânı sunan
kimseye bile minnet duygusuyla yaklaşır, ondan
saygıyı esirgemez, “ekmek kapısı” diye karşısında
yanlış bir şey yapmamaya gayret ederiz.
Allah ki bizi yarattığını, yoktan var ettiğini,
türlü türlü nimetlerle rızıklandırdığını hatırlatarak
başka bir alternatifimizin olmadığını da ilâve edip
farkında olalım diye bunları açıkça hatırlatıyor.

O'nun dışında rızkı yaratacak ve bize sunacak başka
bir güç olmadığını bile bile, verdiği nimetleri
unutup tapılacak başka ilâhlar arayabilir miyiz?

“Akıllı” hiçbir kişinin yapmaması gereken bu yanlışı,
maalesef göz göre göre yapan milyarlarca insan var.

Bütün bu gerçeklere ve uyarılara rağmen
hâlâ yanlışta ısrar eden, hatta küfre, inkâra sapan,
hiçbir gücü olmayan varlıklardan medet umanların
bu şaşılacak durumlarına karşı Rabbimiz soruyor:

Allah’tan yüz çevirip böyle bir yanlışı nasıl
yapıyorsunuz, savrulduğunuzu hiç mi fark etmiyorsunuz?


Böyle bir soruya muhatap olmadan, insanın yaratıcısıyla
barışık olması, O’nun çizdiği dairede hareket edip
huzurlu, mutlu, güvenli yaşaması, ne güzel bir duygu...
İman edip İslâm’a girmenin güzelliği de işte burada!

*****
Allah diğer varlıklara göre üstün nitelikte “insan” olarak yarattığı herkese hitaben diyor ki;
EY İNSANLAR !
“Allah’ın size verdiği üzerinizdeki sayısız nimetleri,
size tevdi ettiği ilâhi değerleri düşünün; şeriatını koruyun,
kollayın, bunları hatırınızdan çıkarmayın, unutmayın, şükredin.
Allah’tan başka gökten ve yerden sürekli size rızık
ve servet vererek sizi besleyen başka bir yaratıcı var mı?

Hayır! Hak ilâh yalnızca O’dur.
Düşünürseniz göeceksiniz ki, O’ndan başka inanılacak,
bağlanılacak, tapılacak bir tanrı da yoktur.
Sadece O vardır. Yaratıcı O’dur.
O’nun dışında her varlık yaratılandır.

Öyleyse nasıl oluyor da, bu gerçek ortada iken bunu bile bile,
inkârcıların propagandasına aldanıp küfre, inkâra sapabiliyorsunuz,
hiçbir gücü olmayan varlıklardan medet umabiliyorsunuz,
niçin Allah yolundan yüz çeviriyor, haktan nasıl dönüyorsunuz?
Neye güvenerek yanlışa sürükleniyorsunuz,
savrulduğunuzu fark etmiyor musunuz?
( Fâtır sûresi 35 / 3 )

NOT :
Koyu renkle yazılan âyet meâli Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı
“Kur’an Yolu” Tefsirinden alınmıştır.
Açık renkle yazılarak kelimelerin ve cümlelerin genişletildiği bölümler,
bizim yorumumuz değil, okuyucunun daha iyi anlayabilmesi ve kavrayabilmesi için
diğer meal yazarlarının eserlerinden derlenen açıklamalardır.

Faydalı olması dileğiyle...